Tencirli Köyü, Amasya ilinin Göynücek ilçesine bağlı bir köydür. Amasya iline 45 km, Göynücek ilçesine 30 km uzaklıktadır.Terziöy kaplıcalarına 5 km dir. Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir.Yazları sıcak kışları soğuk ve yağışlıdır. Tencirli köyünün derneği İstanbul dadır..Derneğin hersene yemeği düzenlenmektedir.Ayrıca Gençlik komisyonu bulunmakta olup her sene eğlenceler,çeşitli illere turlar yapılmaktadır. Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Tencirli’nin bugün ki yerleşim yeri, 17.yüzyılın yaklaşık ilk çeyreğinde birkaç Türk ve Türkmen oymaklarının yerleşmesiyle kurulmaya başlamıştır. Tencirli’nin eski adı olan “Kafarlı” nın sözlük anlamı eski Türkmenlerde “uzak yer” anlamına gelmektedir. Diğer bir ifadeyle “Kaf ardı” (Kafdağı’ndan gelmiş olması kuvvetli ihtimal) ile büyük bir benzerlik göstermektedir. Ancak zamanla bu Kafardı’dan Kafarlı’ya daha sonrada bugün ki adıyla bilinen Tencirli ismini almıştır. Yazılı kaynaklardan edindiğim bilgilere göre Tencirli köyümüzün ilk sakinleri 1250 yıllarında Hacı Bektaş ile beraber, bugün ki Türk ve Türkmen Devletlerinden çeşitli yollarla Anandolu’ya gelmişlerdir. 

Köy halkının Alevi-Bektaşi inancına olan bağlılığına baktığımda bunu çok rahat bir dille söyleyebiliyorum. Yerleşik düzene geçmeden önce, hayvancılıkla geçimini sağlamaya çalışan halk, Malatya, Erzurum, Elazığ, Tunceli yörelerinde uzun süre göçebe olarak yaşamışlardır. Yerleşik hayata geçen ilk grup Malatya yöresinden gelenler olmuştur. Daha sonra bunları Erzurum ve diğer yörelerde yaşayan göçebeler izlemiştir. Erzurum’dan gelen Türk Boyları yaşamlarını Kervan Ticareti ile sağlamaktaymış. (Diğer boyların daha çok hayvancılık yaptığını bilmekteyiz.) Yaptıkları iş gereği tüm Anadolu’yu karış karış gezip tanımalarına rağmen yerleşim yeri olarak bu yöreyi (Tencirli’yi) tercih etmelerinin nedenlerinden biri Alevi inancına olan bağlılıkları olsa gerek. 

16.yüzyılda Alevi kesimine yönelik yapılan baskı ve şiddet politikası, Alevi halkını güvenli yerler aramaya teşvik etmiştir. Bu baskı politikasından kaçan alevi halkı, Osmanlı askerlerinin ulaşamayacağı ve de ibadetlerini topluca sürdürebilecekleri, saklanması kolay dağlık bölgeleri, kuytu körfezleri kendilerine mesken olarak seçmişlerdir. Göçebe hayatına veda eden şimdiki Tencirlilerin dedeleri (ataları) bu yerleşim yerini yukarıda bahsettiğimiz 2 önemli nedenle (inanç ve baskı) seçmiş ve eski geçinme şekli olan hayvancılığı bırakmayıp uzun süreler yaylacılık sistemiyle yaşamlarını sürdürmüşlerdir. 

Zamanla hayvancılığın yerini tarımın almasıyla göçebe hayatı yaşayan halk tamamen yerleşik yaşama geçmiştir. 1826 yılında yine Osmanlı Devleti’nin baskısından ötürü değişik yörelerin Alevileri küçük gruplar halinde Tencirli’ye gelmişlerdir. Ancak sonradan gelenler evsiz, tarlasız ve yoksul bir yaşama mahkûm olmuşlardır. Eski tarihler hakkında çok fazla bir bilgimin olmamasıyla beraber bildiklerimin kulaktan kulağa aktarılanlarla sınırlı olduğunu belirtilir.

Türkmen Alevi kültür gelenek ve görenekleri yaşanmaktadır.

Eğitim düzeyi çok yüksek olan köyümüzün birçok meslek dalında üst düzey yöneticisi, doktoru avukatı,yönetmeni, akademisyeni, öğretmeni ve başka dalda birçok eğitimli insanı mevcuttur. Köyümüzün kültürü Anadolu kültürüdür. Anadolu Alevi Bektaşi inancına sahip olan köyümüzün insanları sevgi ile biribirine perçinlenmiştir. köyümüzün düğünleri ise bir başkadır. erkek tarafı üç gün üç gece düğün yapar kurdanlar kesilir yemekler pişer... tüm köylümüz hem oynar hem de karnını doyurur düğün evinde. Kız tarafında ise yas vardır. Üçüncü günün sonunda damat sabah erkenden köyün gençleriyle beraber doğruca terziköy kaplıcalarına giderler damat bir güzel yıkandıktan ve tıraş olduktan sonra tekrar köye geri dönülür. Gelin almaya gidildiğinde yöresel adetlere göre davranılır. Gelin alındıktan sonra ise gelin arabası tüm çevre köyleri gezdirilir. Köyümüzde oynanan oyunlar üç ayak , sim sim, dıv dıv , ve son zamanda oynanmaya başlayan Amasya yöresi efesidir Tunceli de Kureyşan Aşiretinden Ağuiçen ya da ağuçanların bir kısmı bu köye yerleşmiştir.Güzel ve Hasan arslanoğlu adıyla...